Sosyal Medya

Güncel

Amerika ve Rusya’nın vereceği güvence - Kenan Alpay

Kamuoyu her ne kadar Almanya ve Hollanda’yla ilgili yaşanan sıkıntılara odaklanmış olsa bile Suriye üzerinden yaşanan gerilimin de hız kesmeksizin yükseliş trendinde olduğu ortada. Amerika ve Rusya’nın sahtekârca sürdürdüğü ‘dost-müttefik’ rolleri hemen her gün birbirini tekrar eden çirkin ayak oyunlarıyla sahneleniyor. MSB Fikri Işık “Amerika’nın PKK’nın Münbiç’ten çekileceği taahhüdünü en kısa sürede yerine getirmesini bekliyoruz” çağrısını bir kez daha tekrarladığı saatlerde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da “PKK’yı Fırat’ın doğusuna çekme hususunda Washington’un daha önce verdiği sözü tutmasını bekliyoruz” diyordu.



Ancak gerek diplomatik kaynaklardan gelen açıklamalar gerekse haber ajanslarının geçtiÄŸi görüntü ve haberler Türkiye’yi bloke etmek üzere iÅŸleyen bir ittifakı iÅŸaretliyor. Amerika ve Rusya’nın PKK’yı koruma ve kollama stratejisi, bu stratejiyle birlikte hem Türkiye’yi terbiye etmeye hem de PKK’nın alan hâkimiyetini geniÅŸletmeye odaklandığı aÅŸikâr. Ne Esed rejiminin ne de PKK’nın kendi başına, müstakil bir kuvvet olmadığı çok net ortada. Bölgesel planda PKK’nın elden ele dolaÅŸan bir kart, kucaktan kucaÄŸa gezinen ucuz bir metres gibi ayrım gözetmeksizin hızla deÄŸiÅŸen konjonktürel ittifakların öncelikli taÅŸeronu olmaktan öteye ciddi hiçbir deÄŸer taşımadığı günden güne netleÅŸiyor. 
 
Planlı Belirsizlik Stratejisi
 
TSK-ÖSO ortak askeri harekâtının El Bab’ın ardından Münbiç’e yöneleceÄŸi aylardır bilinen bir durumdu elbette. Son bir hafta sanki Türkiye’nin Amerika ve Rusya’yla arasında hiçbir konuÅŸma olmamışçasına Münbiç’in kimin elinde kalacağıyla alakalı planlı bir belirsizlik, anlaÅŸmalı bir müphemiyet inÅŸa ediliyor. Ä°lkin TSK-ÖSO güçlerinin kuÅŸattığı Münbiç’te ABD ordusuna ait zırhlı birliklerin devriye atarak hemen akabinde de Rusya’nın araya girmesiyle PKK’nın mevzilerini Esed rejimine devretmek üzere anlaÅŸma yapıldığı haberleriyle bu müphemiyetle Fırat Kalkanı Harekâtı burada nihayetlendirilmek istendi. Ancak birkaç günlük süre PKK’nın Münbiç’ten çekilmediÄŸi gibi ne Esed rejiminin ne de Rusya’nın bölgeye ihtiyaç oranında askeri sevkıyat yapamadığını gösterdi. 
 
Türkiye, nüfusunun neredeyse tamamı Sünni Araplardan oluÅŸan Münbiç’i PKK’nın elinden almadan kendisine yönelik kuÅŸatmayı kıramaz. Amerika desteÄŸiyle ikame edilen Suriye Demokratik Güçleri ve Münbiç Askeri Konseyi gibi paravan oluÅŸumlarla PKK’nın saha hâkimiyetini tahkimden öteye anlamlar taşımadığı besbelli. Türkiye hem Amerika hem de Rusya ile sözde müttefik ve güya teröre karşı ortak operasyonlar yapma yönünde kararlar almış durumda. Lakin sahanın gerçekleri “Rusya ve Amerika’yla ne güzel dostluÄŸumuz var” tarzı söylem ve yayınları defalarca yalanlıyor. PKK’yı korumak ve TSK-ÖSO Harekâtına gözdağı vermek üzere üzerlerine Amerikan bayrakları çekilmiÅŸ zırhlı araçların gövde gösterileri yapması adi bir vaka haline dönüştü. Hassaten AFP’nin servis ettiÄŸi görüntüler Menbiç’in Yalanlı köyünde konuÅŸlanan Amerikan zırhlı araçları kör gözüm parmağına tarzı aldatmayı tescilliyordu.
 
ABD’nin askeri sözcülerinden Albay John Dorrian’ın Münbiç’te zırhlı araçların devriye gezmelerindeki amacı “muhtemel çatışmaları engellemek” biçiminde izahı esas niyet ve hedefi saklamak bir tarafa aÅŸikâr hale getiriyor. Söylenenin aksine Amerika ne Türkiye’ye güvence veriyor ne de Türkiye’ye yönelik saldırıları caydıracak bir pozisyon alıyor. IŞİD’le mücadeleye odaklanmak masalıyla PKK’yı sadece kalıcı deÄŸil eÅŸzamanlı olarak yayılmacı güç kılmanın adımları atılıyor. Hem Amerikan askeri varlığının hem de Rusya askeri varlığının artmasındaki belirleyici saik bölgeyi asli unsurlarına karşı PKK gibi, Esed rejimi gibi taÅŸeron seküler yapılarla kontrol altında tutmak olarak belirginleÅŸiyor. 
 
Güç ve İmkânların İnkârı mı?
 
Türkiye’nin baÅŸtan beri ilan ettiÄŸi gibi Münbiç’teki PKK varlığını vuracağına dair sözünün arkasında durmasından baÅŸka bir seçenek gözükmüyor. Buna ilaveten Suriye’deki muhalif Ä°slami örgütleri Rusya ve Amerika’nın talepleri doÄŸrultusunda ‘terör’ listesine almaktan vazgeçmek Türkiye açısından hem ahlaki hem de askeri-stratejik bir zorunluluktur. Amerika ve Rusya’nın terörle mücadele adı altında bir taraftan Esed rejimine diÄŸer taraftan PKK’ya alan açmak üzere giriÅŸtiÄŸi katliamlara sessiz kalması her hâlükârda Türkiye’nin aleyhine iÅŸlemektedir.
 
Kontrolsüz, alelacele askeri harekâtlar önermek durumunda olunamaz elbette. Bununla birlikte Amerika ve Rusya’nın elini kolunu teÅŸkil eden iÅŸbirlikçi örgütlerin askeri yapısını püskürtüp çökertecek bir iliÅŸki biçimini sahaya tatbik etmeden bu iki devletin tehdit, ÅŸantaj ve operasyonlarına maruz kalmaktan kaçınabilmek hiç mümkün olmayacaktır. Amerika ve Rusya’nın Türkiye’ye verdiÄŸi, vereceÄŸi güvencelerin gerçekleri altüst eden mahiyetini yüksek sesle ve etkin bir biçimde deÅŸifre etmeksizin, eleÅŸtirmeksizin mesafe kat edilebileceÄŸi beklentisi ancak hayal âleminde olur. 
 
Zaten ilkesel düzeyde gündemin öncelikleri arasında yer alması gereken konuları yaşanan acı tecrübelere rağmen sessizce geçiştirmenin faydası değil zararı olmaktadır. Güç ve imkanları aşan iddialar başa bela olduğu gibi güç ve imkanlarının farkında olmayan siyaset tarzları da başka türlü musibetlere sebep olmaktadır.
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.